Gerek sosyal medyadan gerekse de çevrenizdeki yazılımcılara baktığınızda büyük bir kısmının MacBook kullandığını muhtemelen farketmişsinizdir. Uluslararası pek çok etkinlikte de – görselde görüldüğü üzere – ağırlıklı olarak Macbook tercih edildiğini görürsünüz.
Öncelikle bu yazıyı yazan ben de bu gruba dahil olduğumu söylemeliyim. Ancak buna bir Mac Fanboyluk gözükle bakmayın. Zira ne telefonum hem de tablet bilgisayarım Apple değil. Her ikisinde de Android tabanlı sistemler kullanıyorum. Her cihaz değiştirdiğimde de bunu sorguluyorum ama Apple tablete yakınım ama halen beklediğim özellikler gelmiş değil. Belki birkaç yıla Apple tablete geçebilirim ama telefona geçeceğimi pek düşünmüyorum.
Tabii ki biz de MacOS’a geçmeden önce PC üzerinde Windows ve Linux sistemleri kullandık ancak uzun yıllar önce MacOS‘a geçtik ve buradan devam ediyoruz. Bunun arkasında pek çok farklı sebep var. Bu sebepler MacOS’u hiç kullanmamış ya da tam anlamıyla kullanmamış kişiler tarafından haliyle anlaşılamıyor. Biz de bu yazıda hem kendi bakış açımızdan hem de MacOS kullananların bakış açısından sebepleri yazmayı istedik.
2019’da Stack Overflow’un düzenlediği yazılımcı anketinde MacBook ve dolayısıyla MacOS ankette açık ara önde çıkmıştı. Bu ankete göre küresel anlamda geliştiriciler arasında Windows %50 ‘den az oranda kullanıyor.
1. Sebep: Windows Geliştirici Odaklı Olarak Tasarlanmadı
Birincisi Windows arayüzü komut satırından kullanım için tasarlanmamıştır. Hatta bir dönem Windows üzerinde uygulama geliştirmek için her bir bilgisayar başına binlerce dolar ekstra lisans ödeyerek yazılım geliştirmeye başlayabiliyordunuz.
Windows serverlarda bile sitelerin arama motorlarındam görünmesini sağlayan URL yazdırma ve resim işleme gibi çok temel işlemler için bile üçüncü parti uygulamaların satın alınması gerekiyordu. Windows sunucuları da SQL Server gibi kendi yazılımları düşünülerek tasarlanmıştı ve farklı iş yüklerinde sıkıntılar çıkıyordu.
ASP teknolojisi bir günde rafa kaldırıldı ve ASP üzerine geliştirilen tüm sistemler bir anda çöp oldu. Hatta o dönem prestijli ASP projelerini başka dillere kaptırmamak adına yazılım geliştirme destekleri verip .NET’e çekmeye bile çalıştı.
Microsoft hatalarını zaman içinde görüp ücretsiz IDE ya da .NET gibi yepyeni bir çerçeveler getirerek sorunu telafi etmeye çalışsa da sistemin temeli buna aykırı tasarlandığı için sorunlar çözülse de sürekli yeni problemler ortaya çıkıyor.
Web geliştirmede Microsoft, yıllarca Internet Explorer’ın kendi standartlarını dikte ettirdi. Bazı web teknolojileri var olmasına rağmen IE’nin dominasyonu bu teknolojilerin yaygınlaşmasını yıllarca erteledi. Bugün ise IE tamamen ortadan kaldırıldı, Microsoft artık bir tarayıcı geliştirmiyor. Chrome çekirdekli Edge ile yola devam ediyor. Ancak IE’nin tahribatı halen ortadan kalkmış değil.
Yakın zamanda da benzeri sorunlar görüldü. Örneğin yazılım versiyonlamada endüstri standardı olan Git yerine Team Foundation kullanıldı. Ancak Microsoft burada da hata yaptığını farketti ve gitin kullanımı ile marka olan “Github“ı satın alarak git teknolojisinin en büyük savunucusu oldu.
Bu örnekler dışında pek çok farklı örnek var. Microsoft’un geçmişte hiç bir zaman geliştiriciyi düşünmedi. Şirket DNA’sında da bu kültür yok, olması da çok zor.
Hal böyle iken Microsoft’un yazılım geliştiricileri gerçekten düşündüğünü söylemek biraz zor olur. Bu sebeple yazılım geliştiricilerin Microsoft’a mesafeli durması gerekli. Kendi iyilikleri için.
2. Sebep: Komut Satırı Uyumu
Pek çok işlemi komut satırından yapmak isteyen yazılımcılara engel teşkil etmektedir. Visual Studio gibi araçlar bu işi kolaylaştırmaya çalışsa da Windows’un hedef kitlesi her zaman teknik olmayan son kullanıcı olduğu için iş teknik insanlar ile son kullanıcılar arasında tercih yapmaya geldiğinde Microsoft haklı olarak son kullanıcı lehine seçimler yapmaktadır.
Ayrıca geliştiricilerin kullanmak istediği pek çok araç Windows ile birlikte gelmediği için yazılımcıların Windows üzerinde geliştirmeye başlaması bir engel teşkil etmektedir. Windows’ta geliştirmeye başlamak için pek çok yazılım yüklenmesi gerekebilir.
Üstelik bu ek yazılımlar standart yöntemlerle kurulmadığı pek çok durumda yazılım geliştirici kendi sistemindeki ayarlara göre bir uygulama geliştirip her şeyin düzgün çalıştığını sanması çok sıklıkla yaşanan bir durumdur. Pek çok yazılım geliştirme sürecinde “bende çalıştı ama” sözünü mutlaka işitmişsinizdir.
3. Sebep: İşletim Sistemi Kaynaklı Problemler
MacOS’ta ise bu yazılımların bir çoğu hazır geldiğinden hem kısa sürede geliştirme yapmaya başlanabilir hem de bir çok MacOS sistemi birbirine çok yakın olduğu için ek yazılımların kurulumu gibi durumlarda daha az hata ile karşılaşılır. Bu hataların çözümü de çoğu zaman oldukça kolaydır, çünkü o hatayı muhtemelen sizden önce pek çok farklı MacOS geliştiricisi deneyimlemiş ve çözmüştür.
Kısaca MacOS’ta hata ile karşılaşma oranlarınız düşük ve hataları çözüme ulaştırma süreniz de kısadır.
MacOS’ta hataların görece daha az çıkmasının bir sebebi de desteklediği cihaz sayısının son derece düşük olması. Apple alt bir komponent için bir üretici ile anlaştığında yıllarca bu donanımla çalışmış oluyor ve donanıma tamamen uygun bir yazılım sunabiliyor.
Gerek Windows gerekse de Linux’ta donanım çeşitliliği çok fazla olduğundan donanımın çalışmama ya da tam kapasite ile çalışmama olasılığı çok yüksek.
Örneğin katlanabilir ekranlı bir laptopunuz var diyelim. Üretici bu cihazı size Windows ile sunduğu için ekranı katladığınızda klavyeyi devre dışı bırakabilirken aynı cihaz Linux sistemde klavyeyi iptal edemediğinden cihazı tablet gibi kullandığınızda klavye tuşlarına basmamaya özen göstermeniz ve cihazı bir yüzeye koymamanız gerekiyor.
Tam bu noktada e MacBook’un dokunmatik versiyonu mu var diyebilirsiniz. Apple, her iki sistemin farklı kullanıldığını düşünüp iPadOS ve MacOS’u iki ayrı koldan geliştiriyor. Ancak yakında bu alanda bazı gelişmeler görebiliriz. Çünkü iPad ile MacBook artık aynı işlemci üzerinde çalışıyor. Belki birkaç seneye katlandığında iPad gibi görünüp kullanılabilen MacBook’lar görebiliriz. Diğer yanda Apple Continuity dediği özellikle kendi cihazları arasında deneyim aktarımını sağlıyor. Bu konu ile ilgili daha detaylı bilgiyi Apple Neden İntel İşlemciden Apple M1 İşlemciye Geçti? yazımızdan edinebilirsiniz.
4. Sebep: İşletim Sistemi Çekirdeğinin Daha Kararlı ve Güvenli Olması
MacOS’un popüler olmasının bir sebebi de Unix tabanlı bir sistem olmasıdır. Dünyadaki sunucuların %70’ten fazlası Unix tabanlı sistemlerde çalışmaktadır. Unix hem masaüstü hem sunucu ortamlarında çok yaygın olduğu için MacOS pek çok farklı dosya sistemine de kolaylıkla bağlanabilir.
Ayrıca kararlı bir MacOS sistemi Windows sisteme göre çok daha uzun süre kullanılabilir. Ben günlerdir restart etmeden kullandığımı bilirim.
MacOS’un bir diğer avantajı ise Unix çok yaygın ve önemli işlerde kullanılan bir sistem olduğu için virüs ve trojanlara göre çok daha güvenli olacak şekilde tasarlanmış bir sistemdir.
5. Sebep: Görsel Başarım
MacOS’un görsel alanda da çok farklı olduğu bir gerçektir. Kullanılan grafik işlemci ile tam uyumlu bir işletim sistemi olduğundan fontlar ve görseller olabilecek en iyi şekilde ekrana basılır.
Ayrıca görsel arayüz ile komut satırı arasında da güçlü bir entegrasyon vardır. Herhangi bir görsel öğeyi komut satırına sürükleyebilirsiniz.
6. Sebep: Diğer İşletim Sistemlerine Uyumluluk
MacOS’un güçlü olduğu bir diğer yön ise diğer platformlara olan entegrasyon yatkınlığıdır. MacOS sistem üzerinde sanal olarak Linux ve Windows çalıştırabilirsiniz.
Örneğin ben Parallels Desktop kullanıcısıyım. Sistemde hem Windows hem Linux’u aynı anda çalıştırabiliyorum. Hatta Parallels’in desteklediği pek çok Windows oyununu bile rahatlıkla oynayabiliyorum. Bu sebeple elimde tuttuğum Windows masaüstü PC’mi ise Parallels’i kullandığımdan beri hiç açma ihtiyacı duymadım.
MacOS işletim sistemini ise diğer sistemlerde sanallaştırma olarak çalıştıramazsınız. En azından yasal yollardan.
7. Sebep: MacBook Donanım Kalitesi
Macbook kullanmanın en önemli avantajlarından biri de Apple’ın her zaman çok kaliteli donanım parçaları kullanmasıdır. Pek çok donanım testinde Windows’u en iyi çalıştıran makine açık ara hep Macbook’lar çıkmıştır. Donanım arızaları da çok daha az çıkmadıktadır. Geçmişte bazı modellerde kronik arızalar çıktığında Apple hep cihazının arkasında durup cihazları geri çağırarak ücretsiz tamir – değişim gibi desteklerde bulunmuştur.
8. Sebep: MacBook Tamir Olasılığının Yüksek Olması
Ayrıca potansiyel bir kullanıcı kaynaklı hatada Macbook’u çok eski bile olsa tamir ettirebilirsiniz. 6-7 yıl önceki bir Macbook’un bile pilini, ekranını işlemcisini kolaylıkla bulup değiştirtebilirsiniz. Ancak PC’lerde bu durum çok sıkıntılı. Piyasada yüzlerce farklı PC modeli olduğundan yedek parça bulmanız .çok zor.
Zamanında şirkete dönemin MacBook’u kadar pahalı katlanabilir ve dokunmatik ekranlı iş laptopları almıştık. Birkaç yıl sonra işlemci arızası verenler oldu ve üretici marka dahil hiç bir yerde işlemciyi bulamadık ve makineleri atmak zorunda kaldık. Öte yandan 2010’lardan kalma Macbook’ları bile tamir ettirip kullanmaya devam edebiliyoruz.
9. Sebep: İkinci El Macbook Para Ediyor
İş bilgisayarını attık demiştim değil mi? 7-8 senelik birkaç Macbook’u satıp yeni bir Macbook alabilmeniz mümkün. Yani ikinci eli de olan bir bilgisayar. En azından ülkemizde durum böyle.
Bu arada illa ki son model bir MacBook almanız gerekmiyor. İkinci elde çok temiz, özellikle de pili az kullanılmış (battery cycle) MacBook’ları alıp kullanabilirsiniz. Apple da eski cihazlarına desteği kolay kolay geri çekmiyor.
10. Sebep: MacBook Batarya ile Kullanımda Rakipsiz
Apple’ın bir diğer başarılı olduğu konu ise pildir. MacOS batarya tüketimini gözeten bir işletim sistemidir. Bilgisayarınızda arka planda çalışan sunucu gibi araçlar çalıştırmadığınız durumlarda 7-8 saate kadar uzanan pil sürelerine ulaşabilirsiniz. Ağır kullanımlarda dahi pil süresi klasik bir dizüstüye göre daha uzun sürer.
11. Sebep: MacBook Yüksek Çözünürlüklü Ekran Kalitesi
Dikkat çekmemiz gereken bir konu ise ekran. Macbook’lar uzun süredir retina ekran ile üretiliyor. Klasik bir bilgisayarın ekranı 72 dpi’dır. Yani bir inç’lik alanda 72 piksel yer alır. Retina ekranlarda ise bu oran iki katıdır yani 144 dpi’dır. Yazılım ve web sitelerinde 144 dpi’ya göre özel görsel setleri bulunur. Retina olmayan ekranlarda bunları görmeniz hatta bu görsellerdeki olası hataları tespit etmeniz mümkün olmaz.
Ayrıca DPI yüksek olduğu için masaüstü çözünürlüğünü yükseltmeniz de mümkün oluyor. Örneğin 15″ retina ekran 2048×1280 çözünürlükte çalışabiliyor.
Adam çok iyi anlatmış, tebrik ediyor gözlerinden öpüyorum.
Düşünceniz için teşekkür ederiz. Aklımıza gelen tüm yönlerini yazmaya çalıştık. Eğer atladığımız bir nokta varsa yorum kısmından bize bildirebilirsiniz.
Yazılmamış bir konu daha var. MacOS’tan bahsedilmiş ancak MacOS’ta günlük işleri kolaylaştıran pek çok kolaylık var. Örneğin Ekran görüntüsü alma ilk MacOS’a geldi. Yine bir tuş kombinasyonu ile ekranın bir kısmını croplayıp almak mümkün.
Dosya sisteminde dosya adlarına bul değiştir yapmak çok kolay. Dosyaları seçip kolayca isim değiştirmek kolay. Üstteki konuyla örneklendireyim.
Bir konuyla ilgili 5 tane ekran görüntüsü aldım, hepsini “Screenshot” ile başlayan bir isimle sisteme kaydetti. sonra dosyaları seçiyorum, sağ tıklayıp Screenshot yerine resimlerin ilgili olduğu konuyu yazıyorum. İşlem tamam. Çok hızlı ve pratik bir şekilde ekran görüntülerini aldım ve konsunu yazdım. Bundan sonra dosyaları bulması kolay.
Dosyaları klasörlemek de kolay. Beş dosyayı seçip bunlardan klasör oluştur diyorum otomatik olarak klasör adını değiştirme kısmı geliyor. klasör ismini belirtiyorum. Bitti gitti.
Windows olsa üstteki işlemler 10 kat daha uzun sürerdi.
Okuduğum en aptalca yazılardan biri. Tam bir vakit kaybıydı. Cahil cahil konuşmuş her kim yazdıysa.
Bence de Macbook, ama sırf bu kadar aptal biri böyle bir şey yazdığı için düşüncelerimi tekrar gözden geçirmeliyim, aynı çıkarımı yapmak rahatsızlık verici. Yine de yazan kişi yardım çağrısında bulunursa onu eğitebilirim.
Kişisel hakaret sınırlarını aşmadıkça yazdığım fikirleri değiştirebilecek tüm bilgileri dinlemeye değerlendirmeye açığım.
Kişisel hakaretler sizi bağlar. Siz de Macbook demişsiniz zaten. Vakit kaybı olmayacak şekilde yorum olarak ya da burada yazmak istemezseniz farklı bir mecrada yazıp link olarak yorumlarda paylaşabilirsiniz.
Yukarıdaki yorumunuzu onaylandığına göre o yazınız da onaylanır büyük olasılıkla.
Pazarlama açısından bakarsak dört değişik persona var.
Birincisi oyuncular grubu. Oyun oynayan birisi MacBook almaz. FM, Civ gibi oyunlar Mac’te gayet güzel çalışıyor ama buradaki bahsettiğimiz casual gamerlar.
İkinci grup profesyoneller. Bu grubun Mac alma sebebi genellikle kullandıkları yazılımların yalnız Mac’te olması. Mesela görsel sanatlarla uğraşanlar.
Üçüncü gruba pasifler deniyor. Neden aldığını o da bilmiyor, sadece arkadaşı al demiş olabilir ya da reklama yükselmiş olabilir.
Bir de Alışmışlar var. Uzun zamandır mac kullandığı için mac alıyorlar. Profesyonellerin bir zorunluluğu var. Yazılımcıları da kısmen profesyoneller içinde tutabiliriz. Bazı yazılım geliştirme araçları sadece Mac’e geliyor çünkü.
Diğer üç grup ise pazarlamacıların oyun alanı. Buralardan kaptıkları her müşteri onlar için başarı hikayesi oluyor.