Geçen hafta içindeki en önemli gündem maddelerinden biri iki yıl önce kurulan Türkiye Uzay Ajansı’nın gelecek 10 yılı kapsayan yol haritasının devletin en üst kademesinden katılım ile açıklanması idi.
Açıklamadan sonra toplumda olumlu ve olumsuz tepkiler oluştu. Olumsuz tepkiler arasında Türkiye’nin başka öncelikli sorunları olduğu, bu projenin Türkiye’nin boyunu çok açtığı gibi yorumlar geldi.
Öte yandan yabancı basından da uzay programına tepkiler geldi. Bunlar arasında en fazla öne çıkanı, BBC’nin Türkiye Uzay Ajansı’nın 2020 bütçesini büyük uzay ajansları ile karşılaştırması oldu.
Bugünkü yazıda biz daha çok şu ana kadar ki uzay çalışmalarımızı özetlemeyi düşündük ama çok sorulan bu soruya kısaca bir açıklık getirmeden devam etmek istemedik.
Türkiye Uzay Ajansı’nın Bütçesi Ne Kadar?
Bu soruya net bir cevap henüz verilmedi. Ancak BBC’nin açıkladığı bütçe 2020 yılındaki gerçekleşmiş bütçe.
Bahsi geçen 5 milyon liralık bütçe kurumun geçen hafta açıklanan uzay programının ana hatları ile ilgili çalışmaları için kullanıldı. Bu çalışmalar içinde uzay bilimcilerle yapılan çalıştaylar, kurumsal kimlik, web sitesi ve halkla ilişkiler çalışmaları için yapılan harcamalar yer alıyor.
2020 yılında TUA, 6 kişilik yönetim kurulu ve başkan dışında fazla çalışanı olmayan bir kurum. Adresi bile Tübitak’ın Çukurambar’daki genel merkezi binasında görünmekte. Aslında burada bir ipucu var. TUA, Tübitak bünyesinden doğuyor. Tübitak’ın hali hazırda uzay çalışmalarını sürdüren Tübitak UZAY isimli bir birimi mevcut.
Kurumun kadrosu yeni yeni oluşuyor, bugüne kadar farklı kurumlar altında görev yapmış kişiler TUA bünyesinde görevlendirmeyle yeni görevlerine geçmeye başlıyorlar. Bu isimlerden bazılarını geçen hafta bazı basın kurumlarında da izleme fırsatı bulduk.
Türkiye’nin Uzaya İlk Adımı 1996’da Türksat ile Gerçekleşti
Buradan da esas konumuza doğru giriş yapıyoruz. Türkiye, uzay çalışmalarına geçen hafta başlamadı. Türkiye’de uzay programı Türksat 1A ile başladı diyebiliriz. 1996’da fırlatma problemi nedeniyle uzaya çıkamadan infilak eden Arianne roketi Türkiye’nin uzaya ulaşmasını birkaç ay ertelemiş 1B ile Türkiye uzaya ilk adımını atmıştı. Böylece Türkiye, uydu yönetimiyle de ilk tecrübesini elde etmişti.
1998’de ise Tübitak bünyesinde Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü kurulması kararlaştırıldı. Tübitak UZAY, bu tarihten sonra üç uyduyu kendi geliştirdi ve uzaya gönderdi: RASAT, Göktürk-2 ve BİLSAT
Hali hazırda Türksat 6A ve İMECE uyduları ise Tübitak UZAY’ın tesislerinde üretiliyor. Test aşamasına gelen uydular test ediliyor ve önümüzdeki yıllarda uzayda yer alacak.
Elbette Tübitak UZAY sadece uydu üretmiyor. Bunlar dışında uydu görüntülerinin işleme projeleri var. Örneğin GAP bölgesindeki tarım arazilerinin kontrolü ya da İstanbul Büyükşehir Belediyesi için olası heyelan alanlarının tespiti için uydu görüntüleri ile modellemelerin yapılması gibi projeler mevcut.
2010’da Başlayan Uydu İtki Motoru Projesi HALE
Bunlar haricinde alt sistem projeleri de mevcut. Bu projelerden biri HALE projesi. Hale projesi kapsamında uyduların uzayda hareketini sağlayan elektrikli bir itki motoru geliştirildi. Bu proje 2010’da başlamış ve 2016’da tamamlanmıştı. Bu teknoloji Türksat 5A ve 5B’de de kullanıldı.
Hale ile Türkiye, uzaydaki uyduların ömrü boyunca yörüngede kalması için gerekli manevraları eski nesil uydulardaki gibi katı yakıt yakarak değil, en yeni teknoloji olan elektrikli itki motoruyla gerçekleştirebilecek kapasiteye ulaştı.
Bu projenin geliştirilmesi için Tübitak, 100m2’lik temiz odaya sahip bir test tesis de inşaa etti. Hale projesi için gerekli testler bu tesis içinde gerçekleştirildi.
Bu ve bunun gibi projeler Tübitak Uzay bünyesinde devam etmekte. Haliyle bütçeleri de Tübitak tarafından karşılanmakta.
Türkiye Uzay Ajansı ile bu projeler peyderpey ajans bünyesine devredilecek.
Tübitak Uzay’ın tesisleri ise ODTÜ Teknopark’ta bulunuyor. Hale için inşaa edilen bu tesis de muhtemelen bu kampüs içinde. Milli Uzay programına baktığımızda Uzay için kurulacak yeni teknoloji geliştirme merkezi’nin de burada olduğu görülüyor.
Uzay Teknopark’ı Neden ODTÜ’de?
Nitekim ODTÜ içinde uzay alanında faaliyet gösteren tek kuruluş Tübitak Uzay değil. Hali hazırda tam açılımı Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. olan TUSAŞ’ın AR-GE departmanı da teknopark içinde.
Aksungur, Anka gibi SİHA’larımızı da üreten TUSAŞ, Uzay alanında Göktürk 1 ve 2 ile Türksat 6A projelerinde de görev alıyor.
Yine bu teknoparkta dikkat çeken bir diğer şirket ise SDT Uzay ve Havacılık. SDT, sinyal işleme, uzaktan algılama gibi uzayda da kullanılan teknolojileri geliştiriyor ve Türkiye Uzay Ajansı ile çalışacak özel şirketlerden biri olacağı aşikar.
Ayrıca tesis de olmasa da havacılık alanındaki diğer kurumlarımız da Ankara merkezli. Bu sebeple bu teknoparkın Ankara ODTÜ’de olması yerinde bir karar olmuş.
Belki de bu kurumların olduğu bölge Uzay Teknoparkı olarak yeniden yapılandırılacak ve mevcutta uzay ile ilişkisi olmayan kurumlar buradan farklı teknopark bölgelerine taşınarak bölge uzay teknoparkına dönüşecek.
Yani özetle, programda belirtilen uzay teknoparkı hali hazırda dağınık olarak ODTÜ’de yer alıyor ve AR-GE’sine halen devam ediyor.
Elbette Türkiye Uzay Ajansı da bu bölgeye taşınacak. Ana faaliyetler de teknopark içindeki şirketlere dağılmış olacak. Daha doğrusu hali hazırda dağınık şekilde devam eden bu faaliyetler koordine edilecek.
Uzay programı denilince en önemli teknoloji roket teknolojisi. Açık konuşmak gerekirse en geride olduğumuz alan da burası. Bu noktada iki farklı çalışma öne çıkıyor.
Biri Delta V isimli şirketimizin sürdürdüğü roket çalışması. Aşağıda roketin statik ateşleme testlerini izleyebilirsiniz. Delta V, Pendik’teki Teknopark İstanbul’da yer alıyor.
Delta V henüz uzaya çıkmadı ama çıkanı da var. Roketsan geçen yıl itibariyle geliştirdiği Sonda roketi ile uzay sınırı geçti. Bu video da aşağıda.
Bu projeler dışında da elbette uzay alanında yapılan çalışmalarımız var. Örneğin uzaya çıkmak kadar gözlemlemek de önemli. Doğu Anadolu Gözlem evi projesi de bir taraftan devam ediyor ve tamamlandığında çok önemli bir uzay gözlem evine sahip olacağız.
Sonuç: Türkiye Uzay Programı Gerçekleştirilebilir mi yoksa bir hayalden mi ibaret?
Sonuç olarak Türkiye’de uzay çalışmaları yeni başlamadığını hatırlamış olduk. Bugüne kadar bu projeler farklı kurumlar altında yapıldığı için elbette harcanan para da farklı kurumlar içinde idi. Bugün bir milli uzay programı dahilinde hepsi bir araya toplanıyor.
Lansmanda bugüne kadar 2.1 milyar TL tutarında bir harcama yapıldığı açıklandı. Bu tutar içinde yukarıdaki projeler de bulunuyor.
Artık projeler büyümeye başlamış, farklı kurumların iş birlikleri yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştı. Bundan sonra daha büyük projelere yürümek için Türkiye Uzay Ajansı gibi bir çatı kurum gerekiyordu.
Lansman Görsel Olarak Başarılı Ancak Mesaj Olarak Başarısızdı
Burada lansman dilini eleştirmemiz gerekebilir. Lansmanda Türkiye’nin hali hazırda uzay çalışmaları yaptığı yeteri kadar vurgulanmadı. Vurgulanmadığı için genel algı Türkiye’nin sıfırdan başlıyor olduğu şeklinde oluştu. Sıfırdan bu fikirleri ortaya koymak elbette çok daha zor, özellikle 10 yıl gibi çok kısa bir sürede.
Monolit gibi halkla ilişkiler çalışmaları güzeldi. Bu monoliti kurum kültürüne bir şekilde dahil etmeleri gerek. Ancak monolitteki başarıyı sunumun aktardığı mesajda göremedik. Eleştirenler içinde inanmak isteyen ama inanamayan çok büyük bir kitle bulunuyor maalesef.
Türkiye uzayda hız vermese bile bugüne kadar yapılanlar bile tek çatı altında toplansa yine önemli bir değer olmuş olacak. Ancak çalışmaların gidişatı bakıldığında programda açıklanan hedeflere yürüme iradesini görmek bizi şaşırtmadı.
Zaten sektör içinden gelen, bu projeler hakkında bilgi sahibi olanlar durumun ciddiyetinin ve gerçekleşme olasılığının yüksek olduğun farkında.
İlerleyen günde Türkiye Uzay Ajansı’ndan uzay programı ile ilgili daha fazla gelişmeler geldikçe sizlere bildirmeye devam edeceğiz.